bağcılar escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

REFERANDUM RÖPORTAJLARI -8-

Tire 07.04.2017 - 15:02, Güncelleme: 19.02.2023 - 03:58
 

REFERANDUM RÖPORTAJLARI -8-

ÖZEL RÖPORTAJ: Şevket BAHÇELİOĞLU ve Ali YILDIZ ADD eski başkanı Günay Özbek referandumu değerlendirdi 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Değişikliği Referandum ile ilgili olarak değerlendirmelerin yer aldığı, Gazetemizin ‘Referandum Röportajları’ serisinin 8.’si, Atatürkçü Düşünce Derneği Eski Başkanı Günay Özbek ile yapıldı. Şevket Bahçelioğlu’nun hazırladığı soruları, Ali Yıldız sordu. Günay Özbek ise soruları gayet açık şekilde kendi bakış açısı ile değerlendirerek cevap verdi.
Soru: Milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e düşürülüyor. Son milletvekili seçiminde 25 yaşında kaç milletvekili vardı hatırlıyor musunuz? G. ÖZBEK: Sanırım en genç milletvekili HDP Van milletvekili seçildiğinde 26 yaşında idi. Yani 26’nın altında yoktu. Soru: “Yönetimde çift başlılık kaldırılıyor. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık birleştiriliyor” deniliyor. İngiltere, Hollanda, Japonya, Danimarka, Kanada, Norveç hatta Osmanlı Devleti’nde meşruti monarşi vardı. Yani hem bir kral ve kraliçe, hem de bir başbakan var. Yani iki başlı bir yönetim var. Orada bir sıkıntı olmuyor da bizde iki başlılıktan niçin şikâyet ediliyor? G. ÖZBEK: Burada asıl sıkıntı hırs. “Balıkçı ve Karısı” adlı bir Grimm masalı var bilirsiniz. Orada balıkçının doymayan, hırs dolu bir karısından bahsedilir. Kadın köhne bir barakada yaşarken balık cini sayesinde şatoya sahip olur, makam olarak da Papa yapılır. Yine de doymaz “Allah” olmak ister. Ve en sonunda yine köhne barakaya kalır. Bugün de her şeye ben sahip olayım diyen biri var. Size sorarım, neden Cumhurbaşkanı olmadan önce bu yasayı çıkartmadı? Ve yine hatırlayın 2012’de Cumhuriyet Bayramı törenleri yasaklanmış, barikatlar kurulmuştu alana. Halk kutlamak için direnince dönemin cumhurbaşkanı Gül barikatları kaldırın deyince başbakan karşı çıkmış “Yönetimde iki başlılık olmaz” demişti. Yani başbakan olarak kararına karşı çıkılmamasını istemişti. Neden cumhurbaşkanını dinlemedi? Çünkü kendisi Cumhurbaşkanı değildi. Bugün Cumhurbaşkanı makamında başka biri oturuyor olsa bunu yine ister miydi? Dediğim gibi “Rabbena, hep bana” Soru: Mevcut anayasamızda “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” deniyor. Referanduma sunulan değişiklikle Cumhurbaşkanı partisinin başkanı olabilecek. Bunun tarafsızlıkla bağdaşıp bağdaşmadığı konusundaki düşünceniz nedir? G. ÖZBEK: Adı üstünde partili Cumhurbaşkanı. Tarafsız olması mümkün mü? Şu anda bile bunu görebiliyoruz. Bugün Cumhurbaşkanı namusu ve şerefi üzerine yemin etmesine rağmen tarafsız mı? 7 Haziran seçimleri öncesinde tarafsız mıydı? Futboldan bir örnek verelim. Fanatik Fenerbahçe veya Galatasaray taraftarı olan bir hakemi Fenerbahçe-Galatasaray maçına hakem olarak atayabilir misiniz? Nasıl tarafsız davranır? Soru: Bakanları cumhurbaşkanı atayarak görevlerine son verecek. Cumhurbaşkanı yardımcılarını seçecek. TSK’nın kullanılmasına izin verecek. Yürütme ile ilgili kararnameler çıkarabilecek. Bütün üst düzey kamu görevlilerini atayıp görevlerine son verebilecek. Bu kadar yetkilerin bir kişiye verilmesini doğru buluyor musunuz? G. ÖZBEK: Bu “Padişahım çok yaşa” yasasıdır. “Evet” çıkarsa Cumhurbaşkanı “Ben her şeyim, her şey benden sorulur, bana tapsanız da, yargılasanız da sizi feshederim. Ben hem savcıyım, hem hâkimim, hem avukatım, hem ekonomistim, hem politikacıyım, hem parti hem de milletin başkanıyım,. kısaca ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.”konumuna gelecektir. Açıkça Türkiye’nin meşruti monarşiye dönüşünün gerçeklemesine birkaç adım kalmasıdır. Soru: Yeni anayasa değişikliğiyle “yetkiler tek elde toplanıyor ama cezai sorumluluk da getiriliyor” deniyor. Cumhurbaşkanının suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu(301) ile soruşturma açılması istenebilir. 360 oy ile soruşturma açılabilir. 400 oy ile Yüce Divana sevk kararı alınabilir. Bu şartlarda yargılamanın yapılabileceğine ihtimal veriyor musunuz? G. ÖZBEK: Bu maddeyi bir yana koyalım. Şu anki bile demokratik değil. Bugünkü anayasaya göre “Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu dışında yargılanamıyor”. Hani eşitlik, hani demokrasi. Yeni Anayasa teklifine göre Cumhurbaşkanı’nı yargılayacak Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12 üyesini Cumhurbaşkanının atayacak. 3 üyeyi de TBMM. Bu cumhurbaşkanının suç işlemesi(rüşvet, yolsuzluk, kasten adam öldürme) halinde yargılanacağı Anayasa Mahkemesi üzerinde mutlak hâkimiyet kurması demek. Üstelik Anayasa Mahkemesi üyeleri 4 yıl için seçiliyor. Bu da tarafsızlığını yok etmek için bir plan. Normalde Anayasa Mahkemesi üyeleri uzun(8 yıl ve fazlası) süreli ve bir defa için seçilir. 4 yıl süreli seçilip ikinci kez seçilme hakkı verilirse bu durum Anayasa Mahkemesi'nin tarafsızlığını öldürür. 4 yıl olarak atanan Anayasa Mahkemesi üyeleri tekrar göreve atanmak için kendilerini tekrar atayacak Cumhurbaşkanının boyunduruğu altına giyer. Bu şekilde atananlar mı Cumhurbaşkanı ve yardımcılarını yargılayacak? Büyük yalan. Neden herkesin, tüm Vatandaşların, Milletvekilinin, Bakanların, Başbakanın hatta Cumhurbaşkanın da hesap verebileceği, adil bir şekilde suçluların bulunup yargılanacağı bir hukuk devleti olamıyoruz Soru: Cumhurbaşkanına tek başına olağanüstü hal ilan yetkisi verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? G. ÖZBEK: Aynı zamanda Cumhurbaşkanının çıkardığı OHAL kararnamelerine karşı Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamayacak. Daha önce bu yetki Bakanlar Kurulunda idi. Böyle bir yetki verilse verilse Hitler’e verilmiştir. Yönetimde dengenin ve denetimin yok edilmesi, ülkenin tek adam yönetimine dönüştürülmesidir.  Düşünün ki toplum ve devlet hayatına ilişkin ciddî tehditler ortaya çıktı. Bu durumda alınması gereken önlemler, mecliste bir tartışma ve ortak karar alma imkânı ortadan kaldırılıyor. Soru:  12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda HSYK’nın değişikliği hararetle savunulmuştu. HSYK’nın yapısı 7 yıl sonra sil baştan yenileniyor. Bir Anayasa maddesi 7 yıl içinde eskiyebilir mi ? G. ÖZBEK: 2010 yılı referandumunda kabul edilen sisteme göre, HSYK'nın 10 asıl ve 6 yedek üyesi birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılarca, kalan 10 asıl ve 6 yedek üye ise Cumhurbaşkanı, Yargıtay, Danıştay, Adalet Akademisince seçilmekteydi. Adalet Bakanı ile Müsteşar Kurulun doğal üyesidir. Yani eski HSYK yapısı 22 asıl 10 yedek üyeden oluşuyordu.  O zaman Fetöcülere yol açıldı. Şimdi o yol kapatılmaya çalışılıyor. İyi yapıyorlar da öncekinin sebep olduğu olumsuzluklardan hesap veren oldu mu hiç? Tabi ki hayır. Onları Allah'a havale ediyorum. Soru: TBMM üye sayısı 550’den 600 üyeye çıkarılması önemli midir, gerekli midir? G. ÖZBEK: Bu haliyle nasıl bir fayda sağlar fazla milletvekili anlayamıyorum. Anayasa değişiklik teklifinin geneline bakıldığında, TBMM’nin yasama yetkileri Cumhurbaşkanlığı kararnameleri aracılığıyla hükümet ile paylaşılıyor. Meclis’in güvenoyu, Bakanlar Kurulu ve bakanları denetleme yetkisi bütünüyle kaldırılıyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı hükümeti meclis dışından kuracak. Milletvekilleri ne iş yapacak? Öyleyse niye arttırılıyor? 550 vekilin devlete bir aylık yükü 9,35 milyon(trilyon) TL iken 600 vekilin bir aylık yükü 10,2 milyon TL olacak. Bu da yılda 10,2 milyon TL artı yük getirecek. Bu sadece çıplak maaş, bunun bir de yolluğu bilmem nesi var. İki yıl sonunda da emeklilik hakkı kazanacaklar. Bana göre milletvekili sayısı 300 bile çok. 180 yeter. Soru: Bütçe Kanununun meclis dışındaki Bakanlar Kurulunca hazırlanıp, meclisten güvenoyu almadan uygulanabilmesi sizce sakıncalı değil mi? G. ÖZBEK: Bu bütçe hakkının Cumhurbaşkanına devri anlamına gelmektedir. Kurtuluş Savaşı sırasında düşman ordusunun Ankara’ya yaklaştığı, Hükümet Merkezi’nin Kayseri’ye taşınması düşüncelerinin ortaya sürüldüğü en zor günlerde dahi TBMM ülkeyi bütçe kanunsuz veya geçici bütçe kanunsuz bırakmamıştır. O nedenle böyle bir durumu tarihinde yaşamamış bu devletin Anayasası’na bütçe hakkını TBMM’den alıp devreden böyle bir hüküm konulması asla kabul edilemez. Başkanlık sisteminin öncüsü ABD’de 2013’te yaşanan büyük krizde bile Başkan’a bütçe hakkının aşılması veya borç tavanını yükseltme yetkisini devretmek kimsenin aklına gelmemiştir. Kriz Kongre’nin çözüm üretmesi ile aşılmıştır. Kesinlikle sakıncalıdır. Soru: Mevcut Anayasamızda Cumhurbaşkanı 103. Maddeye göre yemin eder. Yemin metninin sonu “………. Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda ve şerefim üzerine ant içerim” şeklindedir. Geçenlerde Cumhurbaşkanı Elazığ’da “Ya böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanı olacaksın kurucusu olduğu partiyle ilişiği kesiliyor. Bir insanın karakterinde tarafsızlık olur mu? Olmaz gerçekçi olmak lazım” demişti. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Cumhurbaşkanı ise tarafsız olmayacak bu sizce doğru mu? G. ÖZBEK: Tarafsız olamayacaksan Cumhurbaşkanlığına aday olmayacaksın. Eğer sözünü tutamayacaksan da kürsüde o yemini etmeyeceksin. Soru: Sizce iktidarın dediği gibi başkanlık sistemi kabul edilirse istikrar gelecek mi? G. ÖZBEK: 15 yıldır ülkeyi kim yönetiyor? İstikrar sağlayacaklardı da kim engel oldu? Yoksa iktidarda başka bir parti mi vardı? Bu aslında bir itiraftır. 15 yıl boyunca biz bu ülkede istikrarı sağlayamadık itirafıdır. Başkanlığın elinde sihirli değnek mi var? Hani 1 Kasımda kendilerine oy verilirse terör bitecekti? Daha da azmadı mı? Kimi kandırıyorlar? İnşallah halkımız bu kez uyanıp sandıkta gereken cevabı verir. Soru: Referandumla ilgili son sözünüzü alabilir miyiz? G. ÖZBEK: Şu anda görünen referandumda hayır çıkacağı. Ancak en büyük endişem, üzerinde fazla durulmuyor ama eyalet sistemine geçilmesi. Günlerce HDP, PKK, Fetö de hayır diyor, diye propaganda yaptılar. Leyla Zana “evet” dedi. Yandaş basında son günlerde “Hayır” reklamları yayınlanmaya başladı. Önce “Hayret, StarTV’de nasıl yayınlanır? Dedim. Baktım ki HDP yapıyor. İş anlaşılıyor. Kararsız olanlara HDP’nin hayır dediğini kanıtlamaya çalışıyorlar. Eyalet sistemi sözü verilirse doğuda oylar “evet”e yönelebilir. Ayrıca halkımız “Oy vermeye gitmezseniz hayır sayılacak” diye kandırılmaya çalışılıyor. Sakın bu tuzağa düşmesinler. Verilmeyen oy nasıl sayılır. Halkımızın Evet-Hayır derken bir daha düşünmesini istiyorum. Çözüm süreci saçmalığı ile üzerlerine operasyon yapılmasını askeri kışlaya tıkarak engelleyip terör azdırılmadı mı? Tüm uyarılara karşın Oslo’da, Dolmabahçe’de görüşüp, protokol imzalayıp birlikte açıklama yapılmadı mı? Esed devrilecek diye Suriye’nin içişlerine müdahale edilip dış politika Arap saçına çevrilmedi mi? Amerika’ya, Rusya’ya, İsrail’e posta koyup işler tersine dönünce kapalı kapılar ardında hepsiyle dost olunmadı mı? Bunları akıllarına getirip ona göre karar versinler. Bu oylamanın partilerle değil cumhuriyetimizin geleceği ile ilgili olduğunu akıllarından çıkarmasınlar. Sonuç vatanımız, milletimiz için “Hayır”lı olsun. Teşekkür ederim.  
ÖZEL RÖPORTAJ: Şevket BAHÇELİOĞLU ve Ali YILDIZ ADD eski başkanı Günay Özbek referandumu değerlendirdi 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Değişikliği Referandum ile ilgili olarak değerlendirmelerin yer aldığı, Gazetemizin ‘Referandum Röportajları’ serisinin 8.’si, Atatürkçü Düşünce Derneği Eski Başkanı Günay Özbek ile yapıldı. Şevket Bahçelioğlu’nun hazırladığı soruları, Ali Yıldız sordu. Günay Özbek ise soruları gayet açık şekilde kendi bakış açısı ile değerlendirerek cevap verdi.

Soru: Milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e düşürülüyor. Son milletvekili seçiminde 25 yaşında kaç milletvekili vardı hatırlıyor musunuz?

G. ÖZBEK: Sanırım en genç milletvekili HDP Van milletvekili seçildiğinde 26 yaşında idi. Yani 26’nın altında yoktu.

Soru: “Yönetimde çift başlılık kaldırılıyor. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık birleştiriliyor” deniliyor. İngiltere, Hollanda, Japonya, Danimarka, Kanada, Norveç hatta Osmanlı Devleti’nde meşruti monarşi vardı. Yani hem bir kral ve kraliçe, hem de bir başbakan var. Yani iki başlı bir yönetim var. Orada bir sıkıntı olmuyor da bizde iki başlılıktan niçin şikâyet ediliyor?

G. ÖZBEK: Burada asıl sıkıntı hırs. “Balıkçı ve Karısı” adlı bir Grimm masalı var bilirsiniz. Orada balıkçının doymayan, hırs dolu bir karısından bahsedilir. Kadın köhne bir barakada yaşarken balık cini sayesinde şatoya sahip olur, makam olarak da Papa yapılır. Yine de doymaz “Allah” olmak ister. Ve en sonunda yine köhne barakaya kalır. Bugün de her şeye ben sahip olayım diyen biri var. Size sorarım, neden Cumhurbaşkanı olmadan önce bu yasayı çıkartmadı? Ve yine hatırlayın 2012’de Cumhuriyet Bayramı törenleri yasaklanmış, barikatlar kurulmuştu alana. Halk kutlamak için direnince dönemin cumhurbaşkanı Gül barikatları kaldırın deyince başbakan karşı çıkmış “Yönetimde iki başlılık olmaz” demişti. Yani başbakan olarak kararına karşı çıkılmamasını istemişti. Neden cumhurbaşkanını dinlemedi? Çünkü kendisi Cumhurbaşkanı değildi. Bugün Cumhurbaşkanı makamında başka biri oturuyor olsa bunu yine ister miydi? Dediğim gibi “Rabbena, hep bana”

Soru: Mevcut anayasamızda “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir” deniyor. Referanduma sunulan değişiklikle Cumhurbaşkanı partisinin başkanı olabilecek. Bunun tarafsızlıkla bağdaşıp bağdaşmadığı konusundaki düşünceniz nedir?

G. ÖZBEK: Adı üstünde partili Cumhurbaşkanı. Tarafsız olması mümkün mü? Şu anda bile bunu görebiliyoruz. Bugün Cumhurbaşkanı namusu ve şerefi üzerine yemin etmesine rağmen tarafsız mı? 7 Haziran seçimleri öncesinde tarafsız mıydı? Futboldan bir örnek verelim. Fanatik Fenerbahçe veya Galatasaray taraftarı olan bir hakemi Fenerbahçe-Galatasaray maçına hakem olarak atayabilir misiniz? Nasıl tarafsız davranır?

Soru: Bakanları cumhurbaşkanı atayarak görevlerine son verecek. Cumhurbaşkanı yardımcılarını seçecek. TSK’nın kullanılmasına izin verecek. Yürütme ile ilgili kararnameler çıkarabilecek. Bütün üst düzey kamu görevlilerini atayıp görevlerine son verebilecek. Bu kadar yetkilerin bir kişiye verilmesini doğru buluyor musunuz?

G. ÖZBEK: Bu “Padişahım çok yaşa” yasasıdır. “Evet” çıkarsa Cumhurbaşkanı “Ben her şeyim, her şey benden sorulur, bana tapsanız da, yargılasanız da sizi feshederim. Ben hem savcıyım, hem hâkimim, hem avukatım, hem ekonomistim, hem politikacıyım, hem parti hem de milletin başkanıyım,. kısaca ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.”konumuna gelecektir. Açıkça Türkiye’nin meşruti monarşiye dönüşünün gerçeklemesine birkaç adım kalmasıdır.

Soru: Yeni anayasa değişikliğiyle “yetkiler tek elde toplanıyor ama cezai sorumluluk da getiriliyor” deniyor. Cumhurbaşkanının suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu(301) ile soruşturma açılması istenebilir. 360 oy ile soruşturma açılabilir. 400 oy ile Yüce Divana sevk kararı alınabilir. Bu şartlarda yargılamanın yapılabileceğine ihtimal veriyor musunuz?

G. ÖZBEK: Bu maddeyi bir yana koyalım. Şu anki bile demokratik değil. Bugünkü anayasaya göre “Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu dışında yargılanamıyor”. Hani eşitlik, hani demokrasi. Yeni Anayasa teklifine göre Cumhurbaşkanı’nı yargılayacak Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12 üyesini Cumhurbaşkanının atayacak. 3 üyeyi de TBMM. Bu cumhurbaşkanının suç işlemesi(rüşvet, yolsuzluk, kasten adam öldürme) halinde yargılanacağı Anayasa Mahkemesi üzerinde mutlak hâkimiyet kurması demek. Üstelik Anayasa Mahkemesi üyeleri 4 yıl için seçiliyor. Bu da tarafsızlığını yok etmek için bir plan. Normalde Anayasa Mahkemesi üyeleri uzun(8 yıl ve fazlası) süreli ve bir defa için seçilir. 4 yıl süreli seçilip ikinci kez seçilme hakkı verilirse bu durum Anayasa Mahkemesi'nin tarafsızlığını öldürür. 4 yıl olarak atanan Anayasa Mahkemesi üyeleri tekrar göreve atanmak için kendilerini tekrar atayacak Cumhurbaşkanının boyunduruğu altına giyer. Bu şekilde atananlar mı Cumhurbaşkanı ve yardımcılarını yargılayacak? Büyük yalan. Neden herkesin, tüm Vatandaşların, Milletvekilinin, Bakanların, Başbakanın hatta Cumhurbaşkanın da hesap verebileceği, adil bir şekilde suçluların bulunup yargılanacağı bir hukuk devleti olamıyoruz

Soru: Cumhurbaşkanına tek başına olağanüstü hal ilan yetkisi verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

G. ÖZBEK: Aynı zamanda Cumhurbaşkanının çıkardığı OHAL kararnamelerine karşı Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamayacak. Daha önce bu yetki Bakanlar Kurulunda idi. Böyle bir yetki verilse verilse Hitler’e verilmiştir. Yönetimde dengenin ve denetimin yok edilmesi, ülkenin tek adam yönetimine dönüştürülmesidir.  Düşünün ki toplum ve devlet hayatına ilişkin ciddî tehditler ortaya çıktı. Bu durumda alınması gereken önlemler, mecliste bir tartışma ve ortak karar alma imkânı ortadan kaldırılıyor.

Soru:  12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda HSYK’nın değişikliği hararetle savunulmuştu. HSYK’nın yapısı 7 yıl sonra sil baştan yenileniyor. Bir Anayasa maddesi 7 yıl içinde eskiyebilir mi ?

G. ÖZBEK: 2010 yılı referandumunda kabul edilen sisteme göre, HSYK'nın 10 asıl ve 6 yedek üyesi birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılarca, kalan 10 asıl ve 6 yedek üye ise Cumhurbaşkanı, Yargıtay, Danıştay, Adalet Akademisince seçilmekteydi. Adalet Bakanı ile Müsteşar Kurulun doğal üyesidir. Yani eski HSYK yapısı 22 asıl 10 yedek üyeden oluşuyordu.  O zaman Fetöcülere yol açıldı. Şimdi o yol kapatılmaya çalışılıyor. İyi yapıyorlar da öncekinin sebep olduğu olumsuzluklardan hesap veren oldu mu hiç? Tabi ki hayır. Onları Allah'a havale ediyorum.

Soru: TBMM üye sayısı 550’den 600 üyeye çıkarılması önemli midir, gerekli midir?

G. ÖZBEK: Bu haliyle nasıl bir fayda sağlar fazla milletvekili anlayamıyorum. Anayasa değişiklik teklifinin geneline bakıldığında, TBMM’nin yasama yetkileri Cumhurbaşkanlığı kararnameleri aracılığıyla hükümet ile paylaşılıyor. Meclis’in güvenoyu, Bakanlar Kurulu ve bakanları denetleme yetkisi bütünüyle kaldırılıyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı hükümeti meclis dışından kuracak. Milletvekilleri ne iş yapacak? Öyleyse niye arttırılıyor? 550 vekilin devlete bir aylık yükü 9,35 milyon(trilyon) TL iken 600 vekilin bir aylık yükü 10,2 milyon TL olacak. Bu da yılda 10,2 milyon TL artı yük getirecek. Bu sadece çıplak maaş, bunun bir de yolluğu bilmem nesi var. İki yıl sonunda da emeklilik hakkı kazanacaklar. Bana göre milletvekili sayısı 300 bile çok. 180 yeter.

Soru: Bütçe Kanununun meclis dışındaki Bakanlar Kurulunca hazırlanıp, meclisten güvenoyu almadan uygulanabilmesi sizce sakıncalı değil mi?

G. ÖZBEK: Bu bütçe hakkının Cumhurbaşkanına devri anlamına gelmektedir. Kurtuluş Savaşı sırasında düşman ordusunun Ankara’ya yaklaştığı, Hükümet Merkezi’nin Kayseri’ye taşınması düşüncelerinin ortaya sürüldüğü en zor günlerde dahi TBMM ülkeyi bütçe kanunsuz veya geçici bütçe kanunsuz bırakmamıştır. O nedenle böyle bir durumu tarihinde yaşamamış bu devletin Anayasası’na bütçe hakkını TBMM’den alıp devreden böyle bir hüküm konulması asla kabul edilemez. Başkanlık sisteminin öncüsü ABD’de 2013’te yaşanan büyük krizde bile Başkan’a bütçe hakkının aşılması veya borç tavanını yükseltme yetkisini devretmek kimsenin aklına gelmemiştir. Kriz Kongre’nin çözüm üretmesi ile aşılmıştır. Kesinlikle sakıncalıdır.

Soru: Mevcut Anayasamızda Cumhurbaşkanı 103. Maddeye göre yemin eder. Yemin metninin sonu “………. Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda ve şerefim üzerine ant içerim” şeklindedir. Geçenlerde Cumhurbaşkanı Elazığ’da “Ya böyle şey olur mu? Cumhurbaşkanı olacaksın kurucusu olduğu partiyle ilişiği kesiliyor. Bir insanın karakterinde tarafsızlık olur mu? Olmaz gerçekçi olmak lazım” demişti. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Cumhurbaşkanı ise tarafsız olmayacak bu sizce doğru mu?

G. ÖZBEK: Tarafsız olamayacaksan Cumhurbaşkanlığına aday olmayacaksın. Eğer sözünü tutamayacaksan da kürsüde o yemini etmeyeceksin.

Soru: Sizce iktidarın dediği gibi başkanlık sistemi kabul edilirse istikrar gelecek mi?

G. ÖZBEK: 15 yıldır ülkeyi kim yönetiyor? İstikrar sağlayacaklardı da kim engel oldu? Yoksa iktidarda başka bir parti mi vardı? Bu aslında bir itiraftır. 15 yıl boyunca biz bu ülkede istikrarı sağlayamadık itirafıdır. Başkanlığın elinde sihirli değnek mi var? Hani 1 Kasımda kendilerine oy verilirse terör bitecekti? Daha da azmadı mı? Kimi kandırıyorlar? İnşallah halkımız bu kez uyanıp sandıkta gereken cevabı verir.

Soru: Referandumla ilgili son sözünüzü alabilir miyiz?

G. ÖZBEK: Şu anda görünen referandumda hayır çıkacağı. Ancak en büyük endişem, üzerinde fazla durulmuyor ama eyalet sistemine geçilmesi. Günlerce HDP, PKK, Fetö de hayır diyor, diye propaganda yaptılar. Leyla Zana “evet” dedi. Yandaş basında son günlerde “Hayır” reklamları yayınlanmaya başladı. Önce “Hayret, StarTV’de nasıl yayınlanır? Dedim. Baktım ki HDP yapıyor. İş anlaşılıyor. Kararsız olanlara HDP’nin hayır dediğini kanıtlamaya çalışıyorlar. Eyalet sistemi sözü verilirse doğuda oylar “evet”e yönelebilir. Ayrıca halkımız “Oy vermeye gitmezseniz hayır sayılacak” diye kandırılmaya çalışılıyor. Sakın bu tuzağa düşmesinler. Verilmeyen oy nasıl sayılır. Halkımızın Evet-Hayır derken bir daha düşünmesini istiyorum. Çözüm süreci saçmalığı ile üzerlerine operasyon yapılmasını askeri kışlaya tıkarak engelleyip terör azdırılmadı mı? Tüm uyarılara karşın Oslo’da, Dolmabahçe’de görüşüp, protokol imzalayıp birlikte açıklama yapılmadı mı? Esed devrilecek diye Suriye’nin içişlerine müdahale edilip dış politika Arap saçına çevrilmedi mi? Amerika’ya, Rusya’ya, İsrail’e posta koyup işler tersine dönünce kapalı kapılar ardında hepsiyle dost olunmadı mı? Bunları akıllarına getirip ona göre karar versinler. Bu oylamanın partilerle değil cumhuriyetimizin geleceği ile ilgili olduğunu akıllarından çıkarmasınlar. Sonuç vatanımız, milletimiz için “Hayır”lı olsun.

Teşekkür ederim.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve buyuktire.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.